Çift Terapisine Bakış (Kısım III)

ylaştırıldığını söylemiştik. Alaka içerisindeki sorunlar bizim için ipucu olup, birer belirti ve ya semptom olarak ele alınırlar demiştik.

Yazının ikinci kısmında biraz daha çiftlerin bize gelmelerindeki sebeplerden bahsettik. Tatminsizlik, yüksek ve gerçek dışı beklentiler, değişime karşı olan müsamaha eksikliği, aile içi külfet ve travmalarla başa çıkmadaki yetersizlik, aldatma ve gibisi duygusal tatminsizlikler; yapan olmayan ama yıkıcı bağlantı üzere sıkıntıların boşanma oranlarındaki artışa bir katkısı olabileceğinden bahsettik. Bu sepeblerden bir oburu olarak da kişinin kendi yapısal, kişilik örüntüsünden kaynaklanan düşüncelerinin eşine ve etrafındaki ilgilere yansıması olduğuna değinmiştik. Bugün biraz daha bu mevzuyu ayrıntılandırmak istiyorum.

Kişilik yapısı dediğimiz, kişilik örüntüsü olarak da isimlendirilen bu kavramı kabaca şu halde açıklayabiliriz: kişiliğimiz çok küçük yaşlardan itibaren inşa edilmeye başlanan, yaklaşık 5 yaş civarında kalıplaşan ve kişinin duygusal, düşüncesel ve davranışsal olarak gösterdiği özelliklerin tümüne verilen isim diyebiliriz. Kişinin özelliği dediğimiz şeyler kalıcı, tanımlanabilir, varsayım edilebilir ve sabittirler. Kişilik bozukluğunun ortaya çıkmasıyla birlikte, kişinin özelliklerinin değişiklik göstermesi (tutarsızlaşması), etrafında ve ilgilerinde ahenk sorunu yarattığında, öznel bir sorun yarattığında ortaya çıkan durum olarak açıklanabilir. Kişilik bozukluğu ve ya kişilik sorunu olan bireyler etrafı objektif olarak gözetleyemedikleri ve anlamlandıramadıkları için etrafıyla olan sorunlarda genelde kendisinin değil başka şahısların sorumlu olduğunu düşünmesi ve kendini değiştirmek yerine dış dünyanın ona ahenk sağlamasını bekleme eğilimindedirler. Olan olayları kendi için ve kendine nazaran algılarlar ve başka insanları yargılamaları da buna nazaran olur. O yüzden birçok vakit başlarında yazmış oldukları, ya da algısal çarpıtmalarla hareket ettiklerinden ötürü beşerlerle sağlıklı irtibat ve alaka kurmaları gitgide zorlaşır.

Kişilik dediğimiz şeyin oluşumuna katkıda bulunan faktörler; çocukluktan gelen ve mizaç gibisi ögeler, ailenin tavrı ve yetiştirilme biçimi, kültürel öğeler, hudut sistemi gelişimi, etraf, biyolojik faktörler, psikanalitik dediğimiz bilinçaltı ögeleri bütünümüzü oluşturur.

Kişilik bozukluğu dediğimiz şey tahminen ölümcül bir rahatsızlık değildir lakin kendi başımıza nazaran de verebileceğimiz bir teşhis değildir. Bu tanıyı almak için şahısların çok düzgün bir psikiyatrik ve ruhsal muayeneden geçmesi gerekir. Bu noktada başvurduğunuz ruh sıhhati uzmanın yetkinlik ve yeterliliklerini düzgün değerlendirmeniz ve uzmanın sağlam olması elzemdir.

Pekala, çift olarak mevzuyu ele aldığımızda çiftlerden birinin kişilik sorunlarından ötürü tetiklenen ve giderilmesi sıkıntı olan zahmetler için ne yapılmalı? Az evvel de dediğim üzere çiftler bize geldiklerinde biz onlar tek tek değil bir sistem yapısı halinde birlikte görüp, seansları bu biçimde ele alıyoruz. Ama çiftlerden birinin evvelden yaşadığı travma ile alakalı birikintileri varsa ve bunu eşine yansıtıyorsa, ya da kişilik sorunlarına bağlı olarak olayları algılama ve duygulanımında ıstırap varsa o vakit o eşin eş vakitli olarak ferdi terapiye de başlamasını öneririz ki kendisiyle olan sıkıntıları ile ilgili iç görü ve farkındalık kazanarak hem kendisi hem de alakası için kıymetli bir adım atmış olur. Bu mutlaka yanlış anlaşılmasın; bir tarafın kişilik bozukluğu var ve öteki eş büsbütün hatasız ya da etkisizdir diye bir şey kelam konusu değil. Burada belirtilmek istenen bazen kişinin kendi geçmişinden ve yapısından kaynaklanan kimi sorunlar ileriki periyotlarda tetiklenebilir ve bunun birinci ve son sefer olarak çözümlenmesi bu sorunun bir daha karşıımza çıkmaması için gereklidir. Eşlerin birbirlerine bu bahiste dayanak olarak, gerekirse kendileri de bilgilendirmelidirler. Döngüsel olarak tekrar gösteren davranışların kırılmasına imkan sağlamak yine çift taraflı olacaktır. İrtibatın de ehemmiyeti burada artıyor zira anlayış ve en değerlisi o itimadı karşı tarafa hissettirmek ve onun bu süreçte yalnız olmadığını hissettirmek hayli yararlı olacaktır.

Yani eşler tıpkı vakitte ferdi olarak kendi terapilerine devam ederken, çift olarak da çift terapisine devam edebilirler. Hiç bir sakıncası yoktur.

Anahtar sözler: boşanma, tahlil odaklı düşünme, bilişsel terapi, tedavi, terapi, olumlu düşünme, farkındalık, psikoloji, ruh, vücut, zihin, mutsuzluk, depresyon, telaş, semptom, kişilik, karakter, evlilik, aldatma, bireyse terapi, zihin, aile, dayanak, toplumsal takviye, eş sorunları

Kaynak Site İsmi
Hekim Takvimi
https://www.doktortakvimi.com/blog/cift-terapisine-bakis-kisim-iii